İşçi sınıfı olarak, öyle bir dönemden geçiyoruz ki, yoksulluk ve açlığın girdabında yaşıyoruz. Artık kronik bir hal alan sistemin ekonomik krizine, bir de pandemi belası eklendi. Kapitalizmde öncelik insan sağlığı değil, ekonominin çarklarının dönmesi olunca, pandemide sermayedarlar bize çalışma kamplarında esnek, güvencesiz çalışmayı, yoğun sömürü ve köleliği dayattılar. AKP-MHP iktidarı bu süreçte, sermayeye her türlü teşviği sağlarken, vergi afları, geri ödeme garantili kredi destekleri, hibeler her şey sermayeye akarken, bizlere daha fazla vergi yükü, yeni zamlar düştü. Yanısıra, yaptığı her türlü kirli işte korunup kollanan bir faşist mafya lideri, bugün işi biterek bir kenara atıldığı anda ortaya saçtığı pislikler ile çeteleşen, mafyalaşan bir devlet gerçeğini tekrar hatırlattı.
Bu yaşadığımız süreç, bu düzenin iyice çürüdüğünü ve tükendiğini gösteriyor. Çürümüş ve kokuşmuş sömürü ve soygun düzenini yıkacak olan tek güç ise işçi sınıfıdır. Yeter ki mücadele etsin, örgütlensin! Türkiye işçi sınıfının tarihi de bize bunu göstermektedir. Türkiye’de işçi sınıfının mücadelesi ve direnişi denince akla ilk gelen, 1970 yılında 15-16 Haziran’da gerçekleşen şanlı direnişimizdir. 60’larda yükselen sınıf mücadelesiyle birlikte sermaye sınıfı, işçi sınıfının kazanımlarını tırpanlamak için saldırılarını yoğunlaştırdı. Bardağı taşıran son damla, DİSK’in kapatılmasını öngören yasa tasarısı oldu. İşçi sınıfı bu yasayı geri püskürtmek için üretimden gelen gücünü kullanarak, fiili meşru mücadele bayrağını yükseltti. 168 fabrikadan 150 bin işçi iki gün boyunca neredeyse İstanbul’u işgal ettiler. Bu direnişe sadece DİSK üyesi değil, Türk İş’ten ve örgütsüz işçilerden de yoğun bir katılım oldu. İki gün süren görkemli direniş, sermayedarları ve iktidarı tam anlamıyla dehşete düşürdü. Yükselen işçi hareketi ile birlikte, sendikal hakları gasp eden yasa geri çekilmek zorunda bırakıldı ve işçi sınıfı gerçekleştirdiği direniş ile büyük bir zafer kazandı.
Bundan 51 yıl önce gerçekleşen şanlı direniş, işçi sınıfının gücünün farkına vardığında neleri yapabileceğini göstermiştir. 15-16 Haziran Direnişi işçi sınıfının mücadele tarihinde şanlı bir kesit olarak kalmamalıdır. 15-16 Haziran direnişini ortaya çıkaran koşulların daha ağırı bugün Türkiye’de işçi sınıfının üzerindedir. O yüzden bu büyük direnişimizden dersler çıkarmalı ve bugün, bu çürüyen düzene ve sömürüye karşı 15-16 Haziran direnişinin ruhuyla mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası DEV TEKSTİL