DEV TEKSTİL – Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası
2015 yılında 500 bin dolar ve üzerinde ihracat yapan firmalara, düzenlenen “İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”nde İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi’nin elinden ödüllerini aldılar. Gecede İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Üç ayda 4.3 milyar dolarlık ihracat yaptık, hazır giyim sektörünün yıldızını parlattık” diyerek elde ettikleriyle kârlarla öğündü.
Toplamda 32 milyar dolarlık ihracatları ile Türkiye’nin toplam ihracatının beşte birini gerçekleştiren ve 2023 yılında da 90 milyar dolar ihracat gerçekleştirmeyi hedefleyen firmalara ödül dağıtıldı. Ödül gecesinde 47 firmaya platin, 136 firmaya altın, 167 firmaya gümüş, 674 firmaya bronz plaket, 1025 firmaya ise başarı sertifikası verildi. Hazır giyim sektöründen Akıntek Tekstil, dış ticarette TGS Dış Ticaret birinci olurken, tekstil sektöründen Aksa Akrilik, deri sektöründen DSD Deri, halı sektöründen de Erdemoğlu Dış Ticaret’in platin ödüllerinin sahipleri olduğu açıklandı.
“İhracatın Yıldızları Ödül Töreni”nde konuşan İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, jeopolitik sorunlara, uçak krizine ve 1300 liralık asgari ücretin yarattığı ek maliyete rağmen 2016’ya iyi başladıklarını kaydetti ve sektör açısından zor geçen 2015’in ardından 2016’dan umutlu olduklarını sözlerine ekledi.
Üretim rekorları kıran, ihracat yüzdelerini artırmakla övünen ve geceler düzenleyerek “başarı”larını kutlayan tekstil patronları kara doymadıklarını da her vesileyle ilan ediyorlar. Tekstil sektöründe kuralsız çalışmayı kural belleyen patronlar bizleri daha fazla sömüremedikleri için adeta ağlıyorlar. Her gün bizlerin kanının akıtıldığı kirli savaşların, taraf olmamızı istedikleri kirli siyasetlerinin sonucu ortaya çıkan siyasal tablonun “iş”lerini etkilemesine itiraz ediyorlar. Biz işçi ve emekçilerin şoven duygularla bölünmesi, kirli siyasetlerin tarafı olarak kendi sınıfımızın çıkarları doğrultusunda siyaset üretememiz onların “iş”lerine geliyor. Buna bir itirazları yok. Yalnızca üretim ağlarının siyasal tablodan olumsuz olarak etkilenmesi onları ilgilendiriyor. Asgari ücretin 1300 lira olmasının kendilerine yarattığı ek maliyete rağmen 2016’ya iyi başlamalarının sırlarını da açıklamıyorlar elbette. Ek maliyeti kapının önüne koyulan binlerce işçi üzerinden, sosyal hakları trıpalamak üzerinden dengelemenin yolunu bulduklarını bizler çalıştığımız yerlerden çok iyi biliyoruz.
Yine de gözlerinden yaşları eksik olmayan, uluslararası rekabette kendilerini zorlayan üretim koşullarından dert yanan patronların imdadına ise onların çıkarlarının temsilciliğini yapan “devlet baba” bizlerin önüne koyduğu meclis komisyonundan geçen kiralık işçi büroları gibi saldırı yasaları ile her türlü muhalif hareketi ezerek, polis devleti uygulamalarını devreye sokarak yetişiyor.
Bu kölelik düzeninde “iş” ler böyle yürüyor. Patronlar işçilerin sırtından kazandıkça kazanıyor, yetmiyor, çıkarılan yasalarla haklar gasp ediliyor, yetmiyor, ses çıkaran karşı koyan olursa coplanıyor…
Unutmayalım ki, bu “iş” ler ancak biz örgütlenmediğimiz koşullarda böyle yürüyor. Ekonomi bakanı geçen sene düzenlenen benzer bir ödül dağıtım gecesinde tekstil patronlarına ilk önce siz vardınız diye seslenmiş ve “rekabeti sizden öğrendik” demişti. Fakat bir şeyi unutuyor. İlk önce “biz” de vardık. Nasıl ki diğer sektörlerin temsilcileri rekabeti tekstil patronlarından öğrenmişlerse, tarihte hak alma mücadelelerinde de tekstil işçileri diğer sınıf bölüklerine hep öncülük etmişlerdir. Bedeller ödeyerek bugün sahip olduğumuz hakların altına imza atan tekstil işçileridir.
Bu “iş” ler hep böyle değildi! Hep de böyle olmayacak! Bu düzeni bozacak olan yine bizleriz. Tarihimizden, haklı davamızdan ve onurumuza sahip çıkmanın erdeminden alacağımız güçle gelecek umutlarını alt üst edeceğiz. Hesaplarına bizleri de eklemek durumundalar! Birliğimizden, örgütlülüğümüzden aldığımız güçle büyüyerek geliyoruz!
