Dört yıldır çalışmalarının sürdüğü bilgisi verilen ve artık gelinen yerde tüzel kişilik kazanıldığı açıklanan Diyarbakır Tekstil Kent’in kuruluş “müjdesi” verildi. Zamanlaması ise son derece “manidar!”
Öncelikle sözde “müjde” ile başlayalım. Diyarbakır’da bulunan 120 tekstil firmasının yer sorununu çözmek ve emek yoğun bir sektör olan tekstil sektörü için taze kan anlamına gelen genç işsiz nüfusun yüksekliği böylesi bir sürecin başlangıç noktası olmuş. 7.500-10.000 kişinin istihdam edileceği bu organize sanayi bölgesinde Diyarbakır’ın dışında faaliyet gösteren firmalarda yer alacak.
Elbette, işsizliğin azaltılması, yeni iş olanaklarının sağlanması ilk bakışta kulağa hoş geliyor. Fakat buradaki amaç hiçte işsizlere iş imkânı sunmak değil. Patronlara genç ve ucuz işçi imkânı sağlamaktır.
Yapılan açıklamalarda Diyarbakır’ın Sur ilçesinde “terör mağduru” olan vatandaşların istihdamında öncelik sağlanacağı gerekirse onlara ön eğitimler verileceği söyleniyor. Patronlar sınıfı tam bir aymazlıkla Kürt kentlerinde gerçekleştirilen katliam ve yıkımı kendileri için fırsata çevirmek için her türlü yolu deniyor.
Kürt kentlerinde yaşanan katliam ve yıkımın sorumlusu olanlar Kürt halkının yaralarını saramazlar. Aksine daha da derinleşmesine neden olurlar. Diyarbakır’da yapılan tekstil kent bunun bir kanıtıdır. Buradaki amaç hiçte bölgede istihdam olanağı yaratmak değildir. Amaç bölge halklarının karşı karşıya kaldığı zorluklardan yaralanarak patronlar için ucuz işgücü cenneti yaratmaktır. Sermaye sınıfı AKP ’hükümetine çok şey borçludur. AKP hükümeti döneminde işçi ve emekçilerin yaşam koşulları daha da ağırlaştırılmıştır. Ülkenin her yanı patronlar için ucuz iş gücü cennetine dönüştürülmüştür.
Fakat unuttukları bir şey var. Bizleri ucuz iş gücü olarak görenler birlik olduğumuzda neler yapacağımızda göreceklerdir. Diyarbakır’da kurulan tekstil Kentte ‘de başka sömürü cehennemlerinde de i örgütlenerek buraları patronların cehennemine çevireceğiz.