Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gd-system-plugin domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the really-simple-ssl domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/wp-includes/functions.php on line 6114
Kaza da kader de değil… SOMA KATLİAMI’NI UNUTMADIK! – DEV TEKSTİL – Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası
Anasayfa / Genel / Kaza da kader de değil… SOMA KATLİAMI’NI UNUTMADIK!

Kaza da kader de değil… SOMA KATLİAMI’NI UNUTMADIK!

Sendikamız Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Esenyurt’ta yaptığı basın açıklamasıyla Soma Katliamı’nın unutulmadığı ve hesabının işçi ve emekçiler tarafından sorulacağını ifade etti.

Eyleme sendikamızın Esenyurt Esencan Hastanesi karşısında bulunan binası önünden başlandı.  Esenyurt Meydan’a kadar sloganlarla yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş ve eylem boyunca “Kaza da, kader de değil… Soma Katliamı’nı unutmadık. İş cinayetlerine son!” ozalitinin açıldı. “Soma’yı unutma unutturma!”, “Kaza değil katliam, kader değil cinayet!”, “Artık ölmek istemiyoruz”, “Önlemler alınsın, denetleme yapılsın!”,  “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!” sloganlarıyla işçilere seslenildi.

Esenyurt Meydan’da basın açıklaması okundu. Meydan’da bulunan işçi ve emekçiler, eyleme katılarak ve sloganlara eşlik ederek ilgisini gösterdi. Eylem alkışlarla karşılandı. Açıklamadan sonra tekrar sendikana binasına kadar sloganlarla yürüyüş gerçekleştirildi.

Okunan basın metni şu şekilde;

“Basına ve kamuoyuna;

Bugün Soma Katliamı’nın 4. yıl dönümü. Yüzlerce maden işçisinin hayatı patronların kar hırsına kurban edildiği o günden bu yana binlerce işçi önlenebilir nedenlerden dolayı yaşamını yitirdi. Madenlerden inşaatlara, demir çelik fabrikalarından tekstil fabrikalarına, santrallerden tarlalara tüm üretim alanlarında işçilerin alınteri kanlarıyla karıştı.

İş cinayetleri durmaksızın arttıkça, işçi sağlığı ve işçi güvenliğini sağlamakla sorumlu olanlar bu katliamlara önlem almak yerine çeşitli gerekçeler ürettiler. “Fıtrat” dediler, “kader” dediler. Yetmedi, son olarak Başbakan Binali Yıldırım’ın yaptığı gibi işçileri suçladılar. Dediler ki “eldiven takmadığı, baret giymediği, güvertede çalışırken kemer takmadığı” için işçiler ölmektedir.

İşte bugün aramızda olmayan resmi rakamlara göre 301 “baretli” maden işçisi, iş cinayetlerinin gerçek sorumlusunun kim olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır. Tesadüfen hayatta kalmış bir işçinin sedye kirlenmesin diye çizmesini çıkarmaya çalıştığı günlerde dönemin çalışma bakanı 3 gündür aynı gömleği giymekten yakınıyordu. Arkadaşlarını, yakınlarını kaybettikleri için bu katliama tepki gösteren işçiler tekmeleniyordu. Soma Katliamı, alınmayan üç kuruşluk önlemler sonucu işçilerin nasıl iş cinayetlerinde öldürüldüğünün ispatıdır. Soma’dan Şirvan’a, Zonguldak’tan Ermenek’e maden işçileri “yanan bizdik siz kömür sandınız” demektedir.

Türkiye ölümlü iş kazalarında dünyada 3. Avrupa’da 1. sırada. Türkiye’de işçi cinayetlerine neden olan çalışma koşulları savunulmakta, maliyetli olduğu gerekçesiyle iş güvenliği önlemlerini almayan patronlar değil işçiler suçlanabilmektedir. Oysa 2018 yılının sedece ilk dört ayında en az 575 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş bulunuyor.

İşçiler sadece iş cinayetleri dolayısıyla yaşamlarını yitirmiyor ya da sakat kalmıyorlar. Bundan çok daha fazla sayıda işçi meslek hastalıkları dolayısıyla yaşamını yitiriyor yahutta sakat kalıyor. Fakat Türkiye’de sadece 3 tane meslek hastanesi bulunuyor. Ayrıca işçiler daha çalışmaya başlamadan yolda yaşadıkları servis kazaları nedeniyle ölmekte. Yine son olarak Hadımköy Öztaş Çorap’ta, İzmir Aliağa Star rafinerinde olduğu gibi yedikleri sağlıksız ve ucuz yemekler yüzünden zehirlenmektedirler. İşçi hayatı işte bu kadar ucuzdur.

Soruyoruz;

*Başbakan Binali Yıldırım’ın konuşmasında örnek gösterdiği, adı bir dönem iş cinayetleriyle anılan Tuzla Tersanelerinde, ağırlık olması için kum torbası konulması gerekirken filikalara 16 işçi bindirilmiş, bu yolla 3 işçinin ölümüne 13 işçinin yaralanmasına neden olunmuştu. Bunda da suçlu “baret, kemer, eldiven” takan ama kum torbası niyetine kullanılan işçiler miydi?

*Aralık 2005’te, Özay Tekstil fabrikasında beş kadın işçi yanarak can verdi. Peki, suçlu gerekli önlemlerin alınmadığı için çıkan yangında, mesaiden kaçmamaları için kapıları üzerlerine kilitlenen işçiler miydi?

*İstanbul’da 8 Eylül 2009’da sel sırasında Pameks Tekstil’de çalışan 8 kadın işçi boğularak can vermişti. Peki, suçlu insan taşınması yasak servis minibüsüne zorla bindirilen işçiler miydi?

*Kot kumlama işinde çalışan tekstil işçilerinin silikozis hastalığı sonucu ölmeleri de mi kendi hatalarıdır?

*Soma’da 301 “baretli” maden işçisi, Ermenek’te 18, Torunlar İnşaat’ta 10 ve Afşin Elbistan’da 11, Şirvan’da yaşamını yitiren 16 işçi de mi “baret, eldiven, kemer” kullanmadıkları için öldü?

*Tarım işçilerinin tıka basa dolduruldukları kamyonetlerde yaptıkları ölüm yolculukları neden engellenememektedir?

*Adana’da 2013 yılında 13 yaşında pres makinesine sıkıştığı için hayatını kaybeden çocuk işçi gibi iş cinayetlerinde ölen çocuk işçileri hangi baret kurtarabilirdi?

İşçi sağlığının ne denli önemsendiği gösteren şu örnekleri de hatırlatmak isteriz

*AKP hükümetleri tarafından tekstil dahil birçok iş kolu neden Ağır ve Tehlikeli İşler arasından çıkarılmıştır?

*Yine sürekli olarak 50 den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde hastalanan veya iş kazasına uğramış işçilerin, işyerine en yakın sağlık tesislerine taşınmaları için gerekli araç ve gereçler bulundurulacağı ibaresi olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 105 inci maddesi neden yürürlükten kaldırılmıştır.

*En çok iş kazasının yaşandığı İskenderun Demirçelik (İSDEMİR), İzmir Aliağa ve Bakırçay havzasındaki metal fabrikaları neden ağır iş kolları arasında değildir? Ağır çalışma koşullarının olduğu, iş cinayetleriyle gündeme gelen fabrikalar neden denetlenmemektedir?

*İçme suyu kaynaklarının en bol ve temiz olduğu yerlerden biri olan Adana’da, Adana Organize Sanayi Bölgesi’nde on binlerce işçiye neden kokmuş kuyu suyu içirilmektedir. Özellikle yaz sıcaklarında bu sorun işçiler için ciddi bir sağlık problemi olmaktadır.

*Yaklaşık on bin işçinin bir arada çalıştığı Mersin Serbest Bölge’de bir sağlık kuruluşu, tek bir ambulans dahi neden yoktur?

Bu örnekler bile işçi ölümlerinin kaza değil cinayet olduğunu ve sorumlusunun işçiler değil önlem almayan patronlar ve patronları koruyanlar olduğunu göstermektedir. Yapılması gereken iş cinayetlerinde ölen işçileri suçlamak değil, işçi ölümlerini engellemek için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.

Çalışmak, emeğimizi satarak geçinmek zorundayız. Fakat bunun yanında canımızı da korumak bize düşüyor. İş cinayetlerinin yüzde doksan dokuzu sendikasız, yüzde biri sendikalı iş yerlerinde gerçekleşiyor.

İşimize, canımıza ve geleceğemize sahip çıkmak için birlik olalım, sendikalı olalım.

İş cinayetlerine son!

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya iç birimiz!

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL)

13.05.2018

Dev Tekstil

2023 YILI 1. GENEL MECLİSİMİZ TOPLANDI HAKLARINA VE GELECEĞİNE SAHİP ÇIK, DEV TEKSTİL’DE ÖRGÜTLEN!

Sendikamızın altı ayda bir yapılan Genel Meclis toplantısının ilkini, ocak ayında gerçekleştirdik. Meclisimiz, önden hazırlanmış …