İşçi sınıfının mücadele arayışının ürünü olarak kurulan, tarihinde sayısız direniş, grev ve eylem örgütlemiş olan DİSK’in, son genel kurul ile birlikte içine düşürüldüğü durum içler acısıdır.12 Eylül yenilgisi ve Sovyetler Birliğinin çöküşünün ardından, dümenini iyice uzlaşmacı işbirlikçi anlayışa doğru kıranların, grevlerle, direnişlerle inşa edilmiş bir geleneği ‘iş barışı’, ‘uzlaşma’, ‘patronlarla işbirliği’ söylemleriyle lekeleyenlerin, işçilerin eline ‘fabrikamı seviyorum’, ‘iş yerimi seviyorum’, ‘üretmek istiyorum’ dövizlerini tutturmaktan kendini alamayanların, mücadele etmek isteyenleri, tercihini sınıf mücadelesinden yana yapanları tıpkı Greif işgalindeki gibi maceracılıkla suçlayanların işi vardırdığı bu nokta şüphesiz şaşırtıcı değildir.
Rıdvan Budak gibi tescilli bir işçi satıcısının divan başkanı yapıldığı, Kazım Doğan gibi bir hainin yönetim kuruluna seçildiği, burjuva partilerine kürsünün fütursuzca açıldığı DİSK Genel Kurulu DİSK tarihine sürülmüş yeni bir kara leke olarak anılacaktır.
Ancak kimse unutmamalıdır; DİSK’i DİSK yapan, bir dönemin mücadeleci militan işçileriydi. Gelecekte de adına yaraşır bir DİSK’i inşa etmek, yine militan mücadeleci bir işçi hareketi sayesinde olacaktır. Kirli pazarlıklarla Disk yönetimine gelenlerin bu tarih içinde bir yeri ve DİSK’i DİSK yapan değerler karşısında bir hükmü yoktur.
Fiili meşru mücadeleyi ve tabanın söz – karar hakkını kendine ilke edinen bir sendika ve ona üye işçiler olarak birleşik militan bir sınıf hareketi, ona dayalı yeni bir sendikal hareket inşa etmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. İşçileri arkadan bıçaklamış, DİSK’i var eden değerlere tamamen yabancı, delege hesapları ve kirli uzlaşmalara dayanarak seçilmiş olmak dışında bir hükmü olmayan hain takımını ise hak ettiği yere, tarihin çöplüğüne er ya da geç göndereceğiz.