OHAL’in ardından KHK’lerle artan baskı bugün daha ileri bir boyuta yükseldi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, HDP milletvekillerinden İdris Baluken, Leyla Birlik, Nursel Aydoğan, Gülser Yıldırım ve Selma Irmak tutuklandı.
Tutuklamalar, başta Kürt halkı olmak üzere, öncelikle sandıkta siyasi tercihini HDP’den yana kullanmış olanların iradesini kırmaya dönüktür.
Tutuklamalar, ilerici ve devrimci muhalefete yönelik yasaklar, muhalif televizyon ve radyoların kapatılması, gazetelere ve gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalar, yüzlerce ilerici akademisyen ve eğitim emekçinin işten atılmasının ardından yapılmıştır.
Bu zaman zarfı içerisinde bir çok işçi direnişine OHAL gerekçe gösterilerek saldırılmış, hak arama mücadelesine yasak konularak, engelleme getirilmiştir. Direnişlerini sürdürerek haklarına sahip çıkma mücadelesi veren işçiler ve emekçiler gözaltı alınarak baskı altına alınmaya çalışılmıştır.
OHAL’le hayata geçirilen baskı rejimiyle her türlü muhalefetin ezilmesi, temel hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılması, tutuklama yöntemleriyle bir ileri aşamaya sıçratılmıştır.
Ve bu gerçekleşen saldırılar gösteriyor ki, yükselen her muhalif ses baskıyla karşılaşacaktır. Elimizde kalan son temel özgürlük ve hak kırıntıları da bu koyu baskı rejimi altında elimizden alınmaya çalışılacaktır.
Bu yaşananlar ve işçi sınıfının alması gereken tutum sendikamızın tüzüğünün 2. Maddesi’nde şu şekilde özetlenmektedir;
“Madde 2-Sendikanın Amacı ve İlkeleri:
Kapitalist düzen işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını her geçen gün daha da ağırlaştırmaktadır. Bir yandan işçi ve emekçilerin yoksulluğu, köleliği derinleşirken öte yandan az sayıda kapitalistin servetleri sürekli olarak artmaktadır. Emperyalist kapitalist düzenin efendileri kendi krizlerinin faturasını da işçilere, emekçilere ve ezilen halklara fatura etmektedirler. Bu fatura kardeş halklara yönelik kirli savaş ve saldırganlık biçiminde yaşanırken içerde ise baskının, sömürün, artması yeni kölelik koşullarının hayata geçirilmesi, şovenizm ve her türlü gericiliğin artması olarak yaşanmaktadır.
İşçi ve emekçilerin en ufak hak alma mücadelesi bile ağır baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılmaktadır. Mevcut koşullar altında işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltmek için fiili meşru mücadeleden başka seçenek yoktur.
İşçi sınıfının kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda birleşmesi ve mücadele etmesi kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunların çözümü için atılması gereken en önemli adımlardan biridir. Bu adım isçilerin birliği halkların kardeşliği temelinde şekillenmelidir. Emperyalist-kapitalist sömürü düzeninin işçi ve emekçileri, ezilen halkları köleleştiren saldırılarına ancak böylesi adımlarla karşı konulabilinir.”
Sendikamızın amaç ve ilkeleri doğrultusunda tüm işçi ve emekçileri birleşmeye, halkların kardeşliğini savunmaya temel hak ve özgürlüklerimizi korumak için mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası
04.11.2016