Sendikamızın 2022 yılı 2. Genel Meclisi toplandı. Meclisimiz, önden hazırlanmış gündemler çerçevesinde içinden geçtiğimiz sürecin ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini ve beraberinde sendikamızın görevlerini ele aldı. Son altı aylık zaman dilimi içerisinde başta tekstil işkolu olmak üzere işçi sınıfımızın somut gündemleri, sınıf hareketinin verili durumu masaya yatırıldı. Sınıf mücadelesini güçlendirmenin ihtiyaçları çerçevesinde sendikal çalışmanın gündemleri ele alındı, araçları gözden geçirildi. Gerçekleşen Genel Meclisimizin sonuçlarını özet olarak kamuoyunun bilgisine sunarız.
1-Ülke içinde ve dışında çok yönlü bir kriz yaşanıyor. Türkiye’nin kendi iç dinamiklerinden kaynaklı daha ağır seyreden bu süreç toplumsal yaşamın her alanını doğrudan etkiliyor. İktidarı ve muhalefetiyle burjuva partilerinin taraflaşması, yaklaşan seçim vb. başlıklar ülkenin temel gündemi haline özel bir çabayla getirilmek isteniyor. İşçi sınıfı ve emekçi kitleleri önemli ölçüde etkileyen bu gündemler, verili durumda sınıfımızın bilincini ve hareketliliğini belirliyor, temel çelişkilerin ve taleplerin üzerinin örtülmesinin bir vesilesi haline geliyor. Öte yandan ekonomik kriz tablosu gittikçe ağırlaşıyor ve fatura her yolla işçi ve emekçilerin sırtına yükleniyor. Ekonomik krizi çalışma ve yaşam koşullarını doğrudan etkileyen derin bir sosyal yıkım tamamlıyor. Yıkımın ağırlığı ve gelinen yerde koşulların işçi ve emekçiler açısından kaldırılabilir olmanın çok ötesine geçmiş olması gerçeği, sınıf mücadelesinin kendine akacak kanal yaratamamasının da etkisiyle sermaye partilerinin istismar konusu haline geliyor. İşçi ve emekçilerde biriken öfke ve tepki seçim sandıklarına bağlanmaya çalışılıyor. Genel meclisimiz, ülkede yaşanan çok yönlü krizin çözümünün seçimlere bağlanması karşısında, işçi emekçilerin gerçek gündemlerinin gölgelendiğini ortaya koyarak, başta tekstil işçileri olmak üzere, işçi ve emekçilerin bu gelişmeler konusunda uyarılmasını, gerçek gündemleri temelinde mücadelenin örgütlenmesini gündemine aldı.
2- Derinleşen ekonomik kriz ile birlikte artan enflasyon ve hayat pahalılığını sefalet düzeyindeki ücretler tamamlıyor. En temel insani ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan işçi ve emekçiler aynı zamanda giderek ağırlaşan çalışma koşullarıyla, baskı, mobbing ve işten atma tehditleriyle karşı karşıya kalıyor. Sermayedarlar için tam bir vurgun dönemi olan, kâr ve büyüme rekorlarının açıklandığı böylesi bir süreçte, işçi ve emekçilerin çok büyük bir bölümü açlık sınırının altında, kölelik dönemlerini aratmayan koşullar içinde çalışıyor. Geneli etkileyen bu tablo işkolumuzda çok daha katmerli sonuçlarla karşımıza çıkıyor. Sefalet ücretleri gerçeği ve geriye gidişin durdurulamaması, ücret gündemini işçi sınıfının en temel gündemi haline getiriyor. Yılın başından itibaren bu gündem çerçevesinde yaşanılan hareketlilik ve eylem-direniş süreçleri sefalet tablosunun yakıcı bir içerik taşıdığının somut göstergeleri olmuştu. İşçi sınıfının yoksulluk ve sefalet tablosu her geçen gün ağırlaşırken, ücret artışı tartışmaları ve talebi canlılığını koruyor. Sermayenin iktidar ve muhalefet partileri için açık bir istismar konusu olan işçi ücretleri, ara zam tartışmaları ve bir şova çevrilerek açıklanan açlık sınırının altında kalan zam oranları, sefaleti pekiştirmenin, işçi ve emekçileri oyalamanın bir başka vesilesi haline geldi. Önümüzdeki günlerde zam yapılan/yapılmayan işyerleri açısından olduğu kadar, asgari ücretin biraz üzerinde ücret alan işçilerin de asgari ücret düzeyinde eşitlenmesinin bir vesilesi olan ek zam, ücret talebi konusunda yeni bir tartışma ve mücadele eğiliminin ortaya çıkmasının zemini durumunda. Sefalet ücretleri ve asgari ücrete ek zam tartışmaları vesilesiyle altını çizmek istediğimiz son nokta, sendikal ağalık düzeninin içler acısı tablosudur. Ekonomik ve sosyal yıkımın geldiği boyut itibariyle bırakın en sıradan işçi hakkını savunmayı, sermayenin ve onun adına ülkeyi yöneten iktidarın maşası haline gelmiş sendika ağaları gerçeği, ortaya çıkan her gelişme ile bir kez daha teyit ediliyor. Son olarak asgari ücret belirlemelerinde, masada ülkenin en büyük işçi sendikası başkanı sıfatıyla oturanların yalvarmak, rica minnet dilekte bulunmak dışında hiç bir vasfa sahip olmayan tutumları ibretlik bir kare olarak hafızalara kazındı.Genel meclisimiz, gelişen süreç üzerinden yaptığı değerlendirmelerde, ocak zamlarında açığa çıkan tepkilerin deneyimini de göz önüne alarak “insanca yaşamaya yetecek bir ücret” talebiyle mücadeleyi örgütlemeyi gündemine aldı.
3- Genel meclisimiz, işkolu gündemleri kapsamında, Tekstil Grup TİS’lerini değerlendirildi. 10 bini aşkın tekstil ve dokuma işçisini doğrudan ilgilendiren süreç, işçiler için sefalet koşullarına yeniden imza atılmasıyla sonuçlandı. Ağırlıklı olarak TEKSİF’in örgütlü olduğu işyerlerinde imzalanan sözleşmeyi TEKSİF bürokratları kazanımmış gibi yansıtırken, DİSK Tekstil ve Öz iplik İş bürokratları sözleşme konusunda en ufak bir açıklama yapma gereği dahi duymadılar. Tekstil işçilerinden habersiz bir şekilde, arka kapılarda imzalanan sözleşme, tekstil işçilerine 3 yıl daha sefalet koşullarını dayattı. İşkolu kapsamında sendikaların mevcut tablosunun da değerlendirildiği toplantımızda, sendikal bürokratik çarka rağmen, belli bölgelerde sendikalaşma eğilimlerin olduğunun altı çizildi.Sendikamız, gözlemlenen bu eğilimle birlikte, tekstil ve dokuma işçilerine dönük örgütlenme çağrılarını sürdürmeyi, sınıfın örgütlü kesimlerine dönük ise devrimci sınıf sendikacılığı ilkelerini taşımayı kararlaştırdı.
4- Genel meclisimiz, sektörümüz başta olmak üzere, süren işçi direnişlerini değerlendirdi, dayanışmanın önemine vurgu yaptı. Süren direnişlerin kazanımla sonuçlanması için sendikamızın taşıdığı görevlerin bir kez daha altını çizdi.
5- Kadın işçilerin ciddi bir yoğunluk taşıdığı sektörümüzde, kadın işçilerin talep ve istemlerine dönük tartışmalar yapıldı. Kadın komisyonlarının ihtiyacına bir kez daha vurgu yapıldı. Aynı zamanda yükselen kadın hareketine sınıf temelinden müdahaleler yapmak amacıyla, refleks tutumların sürdürülmesi, kadınlara dönük kapsamlı saldırılar karşısında daha aktif tutumlar alınmasının ihtiyacı yinelendi.
6- Sendikamızın yayınları, bülten- sosyal medya ve site değerlendirme konusu yapılarak, gerekli planlamalar gözden geçirildi. Sendikamız DEV TEKSTİL, öne çıkan başlıklar üzerinden özetlemeye çalıştığımız gelişmeler ışığında, işçi sınıfının hak ve çıkarlarını temel alan bir mücadele gündemini öne çıkartırken, tabandan işçilerin birliğinin sağlanmasının yakıcılığını ortaya koymakta, önümüzdeki dönem çalışmalarını da bu kapsamda ele alacağını ilan etmektedir. Sermaye düzeninin çok yönlü saldırılarına karşı olduğu kadar, işçi sınıfının önünde büyük bir engel olarak duran sendikal bürokrasiye karşı, devrimci sınıf sendikası bakışı ve ilkeleri çerçevesinde mücadeleyi ertelenemez bir görev olarak önüne koymaktadır. Ocak-Şubat aylarında onlarca fabrikada gerçekleşen ücret eylemlerinin de somut olarak gösterdiği gibi, hak almanın ancak dişe diş bir mücadele sayesinde olanaklı olduğu bilinciyle çabalarını yoğunlaştırırken, tüm tekstil işçilerini bu çaba etrafında kenetlenmeye, DEV TEKSTİL çatısı altında birleşerek mücadeleyi yükseltmeye çağırmaktadır.