Savaş ölüm, yıkım, zulüm, yoksulluk ve düşmanlık getirir. Tüm bunlar ise sadece sermaye sahiplerinin çıkarınadır. İşçi ve emekçiler, her milliyetten halk hep barış yanlısı olmuştur. Fakat her zaman hem ölen hem de zarar görendir.
Erdoğan, partisi AKP ve hükümeti arkasına yerlisi ve yabancısı sermaye sahiplerinin desteğini alarak savaşa başladı. Çünkü bu savaştan çıkarı olan sadece “yerli ve milli”ler değil. Amerikalısı, Avrupalısı, Rusyalısı hepsi nemalanmaktadır. Onlar için daha çok savaş daha çok güç ve para demektir.
Çünkü hepsi işçi ve emekçilerine yaşattıkları sorunların kaynağı. Çünkü hepsi işçi ve emekçilerinin taleplerini karşılamayarak baskı uygulamakta, ezmekte.
Gerçek çözüm işçilerin birliği halkların kardeşliğinde!
Türkiye’de milyonlarca işçi ve emekçiyi ilgilendiren yeni asgari ücret yine açlık sınırının altında kaldı. Resmi işsizlik yüzde 11.
2017 yılında en az 2006, 2016 yılında en az 1970, 2015 yılında en az 1730 iş cinayeti yaşandı. Son üç yılda en az 194 çocuk işçi sömürü çarkları arasında hayatını kaybetti.
Sürekli olarak işten çıkarmalar var. Maaş ve kıdem tazminatlarımız gasp ediliyor. Anayasal bir hak olan sendikalı olma hakkını kullanamıyoruz.
Kadın cinayetleri durmak bilmiyor. Son altı ayda 115 küçük çocuğun sadece bir hastane kayıtlarına cinsel istismar sonucu hamile olduğu ortaya çıktı. Çocuk gelinler giderek artıyor.
Son bir ayda bir inşaat işçisi “Geçinemiyorum” diyerek bedenini ateşe verdi. Bir işçi soyunarak İzmir’de İŞKUR önünde “açım ben aç. Aç işçi” diyerek patronun devlet desteğiyle haklarının gasp etmesine isyan etti. Batman’da bir işçi yine soyunarak bir soygun haline gelen fatura miktarlarını elektrik kurumu önünde protesto etti.
Metal işçileri, sefalet sözleşmelerine karşı “Kazanana kadar GREV” diyerek fabrikalarına grev kararlarını astılar. Akkim Kimya, KOD A, DHL Express işçileri sendikalaşma hakları için direnişte. Posco Assan, Sumitomo işçileri patron-devlet-polis baskısına rağmen direniyor. Yüzlerce Adularya işçisi üç buçuk aylık maaşları için günlerdir fabrikada direnişte.
KHK mağduru kamu emekçileri aylardır sokaklarda. Nuriye ve Semih açlık grevlerini incecik kalan bedenlerine rağmen kararlılıkla sürdürüyor.
İşte haklarımızı vermeyip gasp edenler, OHAL, KHK yetmedi savaşla bizleri susturmaya, birbirimize düşman etmeye mücadelemizi engellemeyi çalışıyorlar. Bir yandan savaş çığırtkanlığı yapanlar diğer yandan meydanlarda iktidarlarının çıkarı için oy avcılığı yapıyorlar.
En başta tekstil işçileri olmak üzere Suriyeli işçilerin düşük ücretleri ve kötü çalışma koşullarını kabul etmesine isyan edilmekte. Suriyelileri göç etmeye, bu kötü koşulları kabul etmeye mecbur bırakan işte bu savaşı yaratanlardır. Ve bu savaşı yaratanlar ve destekleyenler Suriyelilerin emeğini sömürenlerdir.
Bu savaş biz işçi, emekçi ve halkların savaşı değil. Bu savaş sömürüden, zulümden beslenen sermayedarların savaşı. Zenginler için hem fabrikada hem de savaşlarda ölmeyi kabul etmiyoruz. Bizlerin emeğini çalarak servet edinenlerin savaşına boyun eğmeyeceğiz.
Eşit, özgür, barış içinde sömürüsüz bir dünya için işçilerin birliğini halkların kardeşliğini her alanda kurmak ancak bizim elimizde.
Savaşa değil, emekçiye bütçe!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
DEVRİMCİ TEKSTİL İŞÇİLERİ SENDİKASI