Asgari ücret yine işçilerin sahnede olmadığı bir oyunla belirlenmeye çalışılıyor. Bakan Jülide Sarıoğlu Asgari Ücret Tespit Toplantısı’nda işçilerden “fedakarlık” beklediklerini ifade etti. Patronlar teşviklerinin devam etmesini ve asgari ücretin düşük tutulmasını istiyorlar. Oysa yıllardır işçiler olarak fedakarlık yapıyoruz. Hem ücretimizden hem de canımızdan…
Bizleri açlığa mahkum etmek istiyorlar…
Bakan, asgari ücretin 15 yılda 7,5 kat arttığını ifade etti. Evet, asgari ücret görüntüde dediği gibi arttı. Fakat alım gücü tam tersi düştü. Bakanlar da bunu biliyor, neden söylemiyor?
Yoksulluk sınırı 5 bin 106 TL, açlık sınırı 1.567 lira. Biz ise AGİ hariç 1.270 lira asgari ücret alıyoruz. 2016 yılında en az 1970, 2017’nin on bir ayında ise 1851 kişi iş cinayetinde hayatını kaybetti.
Son 13 yılda milli gelir yüzde 96 büyüdü. Bu büyüme hep patronların cebine aktı. Her yıl Türkiye’deki milyoner sayısı çoğaldı. Paralar, kıtalar ötesindeki bankalara aktarılarak zenginlikler saklanıyor.
Patronların vergi, sigorta vb borçları affedildi. Asgari ücretin patronlara maliyeti son on yılda teşviklerle yüzde 50 azaldı. Üstüne her yıl yeni teşviklerle patronların sermayeleri arttırıldı. Her gün “ihanete, teröre, savaşa inat büyüdük” diye böbürlenen hükümet yetkilileri, sıra işçilere geldiğinde “fedakarlık” akıllarına geliyor.
Maaşlarımız düşük, çalışma saatlerimiz yüksek. Verimlilik adı altında posamız çıkana kadar çalıştırılıyoruz. Hayatımız çoğunlukla fabrikada çalışmakla geçiyor. Ailemize, okumaya, sinemaya gitmeye vakit bile bulamıyoruz, sadece dinlenmeye çalışıyoruz. Buna rağmen fabrikalarda tuvaletler kilitleniyor, kuyu suları içiyoruz, sürekli baskı var.
Son 13 yılda asgari ücret milli gelire oranı yüzde 30 azaldı. Asgari ücretle 1999’da 11 adet çeyrek altın alınırken, şimdi 5 adet çeyrek altın alınabiliyor. Sadece bu bile asgari ücretin alım gücündeki azalmayı gösteriyor. Dolar ve Euro sürekli yükseliyor.
Çalışanların yüzde 30’u sigortalı bile değil, kaçak işçi durumunda. Milyonlarca işçi olarak sendikasız ve toplu sözleşmesiz çalışıyoruz. Patronlar ücretlerimizin üçte birini bankaya yatırmayıp, elden vererek vergi kaçırıyor. İşçilerin maaşından ise yüksek oranda vergi kesiliyor.
Bu yılda aynı oyunu izleyeceğiz. Asgari ücrete zam yapılacak. Görünürde asgari ücret artmış olacak. Fakat her yıl olduğu gibi yine milli gelirden pay alamamış olacağız. İşçinin aldığı ücret geçinmeye bile yetmeyecek. Yeni vergiler, zamlar, kesintiler ve ağır çalışma koşulları altında yarı aç yarı tok yaşayacağız. İş cinayetlerine kurban gideceğiz.
Kısacası sömürü artıyor, hem canından hem de boğazından kaybeden hep işçi oluyor.
İnsanca yaşam ve ücret için peki ne yapmalıyız; Gücümüz BİRLİK, silahımız İŞGAL, GREV, DİRENİŞ!
Bu yılda yine savaş, terör ve büyüme demagojileriyle bizleri aldatacak, düşük ücretlere ve kölece çalışma koşullarına mahkum edecekler.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bizim adımıza konuştuklarını söyleyen işçi konfederasyonları, patronların ve hükümete çanak tutuyor. Asgari ücretin rakamları yükseltilerek bizlerin sesini kesmeye çalışacaklar, seçim sandıklarını işaret edecekler.
Türkiye’de asgari ücrete çalışan milyonlarca işçi var. 2018 asgari ücretinin açıklanması her şeyin bittiği anlamına gelmez. Çoğunluk bizken sefalet içerisindeyiz. Azınlık olan bir grup olan patronlar ise sefa içinde… Çünkü onlar örgütlü, biz işçiler ise dağınık durumdayız.
Unutmayalım; Bu oyunu bozmak sadece bizim ellerimizde.
Fabrikalarda, sanayi bölgelerinde birlik olalım ki, güçlü olalım. Söz, yetki ve karar hakkının işçilerde olduğu DEV TEKSTİL’de bir araya gelerek mücadele edelim. Gücümüz BİRLİK, silahımız İŞGAL, GREV, DİRENİŞ! Başka kurtuluş yolumuz yok.