Sermaye hükümeti AKP, işçi sınıfına yönelik kapsamlı bir saldırı olan Özel İstihdam Büroları (Kiralık işçilik) yasasını gece saatlerinde sessiz sedasız meclisten geçirdi. Sırada kıdem tazminatının gaspını öngören yasa var. Patronların bir dediğini iki etmeyen hükümetin işçi ve emekçilere yönelik saldırıları bunlarla da sınırlı değil. İşçilerden kesilen primlerle oluşturulan işsizlik sigortası fonunun “teşvik” adı altında patronların yağmasına açılmasına devam ediliyor. İŞKUR patronların istekleri doğrultusunda her gün yeni bir teşvik paketini hayata geçiriyor. Son dönemlerde en yaygın kullanılanı ise “işgücü eğitimi programı” adı verilen yağma programıdır. Bu programla patronlara beleş işçi çalıştırmaları imkânı sunuluyor.
Patronların bir dediğini iki etmeyen AKP hükümeti işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını zorlaştıran uygulamalara her gün yenilerini ekliyor. Hayata geçirilen her uygulama işçi sınıfının kölelik zincirlerine yeni halkalar ekliyor. Köleliği derinleştiren uygulamaların bu kadar rahat hayata geçirilmesinin en önemli nedenlerinden biri işçi sınıfının örgütsüzlüğüdür. Bu örgütsüzlük tablosu böyle devam ettiği müddetçe de saldırıların ardı arkası kesilmeyecektir.
İşçi sınıfının mücadele örgütleri olması gereken sendikaların önemli bir kısmı hayata geçirilen saldırılar karşısında sessiz kalıyorlar. Göstermelik bazı işler yapmanın ötesine geçmiyorlar. Sonrada “biz elimizden geleni yaptık” gibi söylemler kullanıyorlar. Mevcut konfederasyonların saldırılara sessiz kalmalarının baş nedenlerinden biri Patronların sömürü düzeninin devamını sağlamaktan başka bir amaçları olmayan düzen partilerinin arka bahçesine dönüşmeleridir. Bu gün hiçbir işçi konfederasyonunun kapitalist sömürü düzenini değiştirme mücadelesine katkı sunmak gibi bir iddiası yoktur, kalmamıştır. Hatta kapitalist sömürü düzeninin aşırılıklarını törpülemek için dişe diş mücadele verme anlayışları dahi yoktur. En iyi yaptıkları iş sermaye temsilcilerinin, düzen partilerinin kapıları önünde dilenerek işçi sınıfının bazı sorunlarını çözmeye çalışmaları oluyor. Bunun sonucuysa işçi sınıfına“sıtmayı gösterip ölüme razı etmek” oluyor.
Bu tabloyu değiştirmek için yapılması gereken “devrimci sınıf sendikacılığı” anlayışını işçi sınıfı içinde ete kemiğe büründürmektir. Hayata geçirilen kölelik uygulamalarına karşı “sınıfa karşı sınıf” tutumuyla hareket etmektir. Fabrikalarda, havzalarda “söz, yetki, karar” hakkının işçilerde olduğu komiteler kurarak dişe diş mücadeleye hazırlanmaktır. işçi sınıfının mücadelesinin önünde önemli bir engele dönüşen sendikal bürokrasiden kurtulmak için mücadele etmektir…
Şanlı 15-16 Haziran direnişinin ön günlerindeyiz. Şanlı direniş işçi sınıfının, gücünün farkına vardığında neleri başaracağını gösteren önemli bir deneyimdir. İşçi sınıfının örgütlülüğünü ve geleceğini hedef alan saldırı yasalarının meclisten geçmesi üzerine fabrikalarda üretimi durdurarak sokağa çıkan yüz bin işçinin onurlu mücadelesi meclisten geçen yasanın iptal edilmesini sağladı.
15- 16 Haziran Direnişi; kiralık işçilik yasasına, kıdem tazminatının gaspına vb. saldırılara karşı nasıl mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor. Geleceğimiz için şimdi yeni 15-16 Haziranlar yaratma zamanıdır!
Etiketler15-16 haziran direnişi DEVRİMCİ TEKSTİL İŞÇİLERİ SENDİKASI devteksil 15-16 haziran işçi direnişi işçi
Dev Tekstil
2023 YILI 1. GENEL MECLİSİMİZ TOPLANDI HAKLARINA VE GELECEĞİNE SAHİP ÇIK, DEV TEKSTİL’DE ÖRGÜTLEN!
Sendikamızın altı ayda bir yapılan Genel Meclis toplantısının ilkini, ocak ayında gerçekleştirdik. Meclisimiz, önden hazırlanmış …