Türkiye’de işçi sınıfı son yıllarda daha da ağırlaşan çalışma ve yaşam koşulları içinde bulunuyor. Bir süredir yaşanan ekonomik ve siyasal kriz, pandemi nedeni ile daha da derinleşti. Pandemi sürecinde işçiler bir yandan Kod 29, ücretsiz izin, kısa çalışma, telafi çalışma vb. saldırılarla karşı karşıya kalırken, öbür yandan da virüsle içiçe çalışmak zorunda kaldılar. Artan enflasyonla birlikte, alım gücü görülmemiş boyutlarda düşerken, asgari ücret ise açlık sınırının çok çok altına geriledi. Biz tekstil ve dokuma işçilerinin koşulları ise daha da ağırlaştı. Kuralsızlığın hakim olduğu işkolumuzda tekstil sermayesinin pervasızca davranması sonucu kölelik zincirlerimiz daha da kalınlaştı.
Sınıfımıza dönük bu kapsamlı saldırılar karşısında yapılması gereken örgütlenmek ve mücadeleyi yükseltmek olmalıdır. Ancak sorunlarımız bu denli ağırken, yaşam ve çalışma koşullarımız hiç olmadığı kadar ağırlaşmışken işçi sınıfının büyük çoğunluğu örgütsüzdür.
Bunun gerisinde ise sermaye sınıfının, sermayenin güdümündeki iktidarın ve sendikal bürokrasinin işçi sınıfı üzerindeki hegemonyası yatmaktadır.
ÖRGÜTLÜ OLMAMIZDAN KORKUYORLAR!
Sermaye sınıfı ve onların güdümündeki iktidarlar, bizlerin örgütlü olmasından korkuyorlar. Zira, kuralsızca sömürüyü ve kurulu düzenin devamını bizim örgütsüzlüğümüze borçlular. O yüzden bizler üzerindeki baskılarını, çok yönlü denetimlerini eksik etmiyorlar. Öbür yandan bizleri dilimiz, ırkımız, cinsiyetimiz, etnik kökenimiz, cinsiyetimiz üzerinden sürekli bölmeye ve ayrıştırmaya çalışıyorlar. Bilinçsizliğimiz ve birbirimize güvensizliğimizden sonuna kadar faydalanıyorlar. Bunlar yetmediğinde ise karşımıza sermaye devletinin yargısı, polisi çıkarak bizlerin üzerindeki baskı ve terörü tırmandırıyorlar. Öbür yandan da, bizlerin içinde sermayenin ajanları olan sendika bürokratları da her türlü mücadele girişimini denetim altına alarak boğmaya çalışıyorlar.
BU GİDİŞE DUR DEMEK ELİMİZDE!
Bu cendereden kurtulmak için tek seçeneğimiz örgütlenmektir. Ve bu güç işçi sınıfında vardır. Yeter ki, gücümüze güvenelim. Patronların karşısına “sınıfa karşı sınıf” bakışı ile çıktığımızda, tabanda kendi birliğimizi kurduğumuzda aşamayacağımız hiç bir engel yoktur.
Bu bakışla, tekstil ve dokuma işçilerini, birliklerini kurmaya, devrimci sınıf sendikacılığı anlayışını rehber edinen Devrimci Tekstil İşçileri Sendikasında örgütlenmeye çağırıyoruz.