İş güvencemiz, patronun iki dudağı arasında. Düşük ücret, bol mesai, sigortasız çalışma, ücret gaspı, kayıtsız-merdiven altı işyerlerinin kuralı olmuş.
Hakaret, baskı, taciz bolca. Patron bir gecede işyerini taşır, kaçar. Ne patronu bulabilirsin ne de ilgilenen bir devlet yetkilisi. Şikayetle gelen olursa, “ben göremedim” der gider, bir şey değişmez. Uğradığımız hak gaspı, işsizlik, baskı bizi bekleyen gelecek olur. Yaşanan onca şeye rağmen bir muhatap dahi bulumazsınız.
Bir yandan bunlar olurken bir yandan da devletin çıkardığı yasalar hayatımızı zindana çeviriyor. İki yıldır sürdürülen OHAL ile hak grevleri yasaklanıp torba yasalarla kazanılmış haklar elimizden alınıyor. Çıkartılan KHK ile yüz binin üzerinde kamu emekçisi sokağa atıldı. Emekçiler her şeye rağmen çareyi direnmekte buldu.
Bütün okullarda uygulanmaya çalışılan bilimsellikten uzak gerici eğitim ile çocuklarımızın geleceği karartılmak isteniyor. Eğitim ve sağlığın özelleştirilmesiyle biz işçi, emekçileri geleceksiz bırakıyorlar. Basına uygulanan yasaklardan dolayı gerçekler yazılamaz hale getiriliyor.
Bugün, Türkiye’de 12 Eylül darbesinden daha beter bir diktatörlük rejimi ile işçi ve emekçiler karşı karşıya. Eğer, direnç göstermezsek karanlık gelecek bizi bekliyor.
Patronların devasa karları uğruna binlerce işçi işten atıldı, iş cinayetlerinde alınmayan önlemlerle işçi kardeşlerimiz katledildi. Çıkartılan torba yasalarla işçi sınıfının sendikalarda örgütlenmesi olanaksız hale getirildi.
Son iki aydır sermaye iktidarının saldırganlık hırsı Türkiye sınırlarını aşmış durumda. Kürt halkının toprakları savaşla işgal edilirken diğer taraftan da kirli savaşın faturası işçi ve emekçilere yükleniyor. Savaş ekonomisi ve artan zamlarla var olan yoksulluğumuz daha da artacak.
Kıdem tazminatı hakkımızı tırpanlamak için zorunlu arabuluculuk yasasını çıkardılar. Bireysel emeklilik fonu yalanıyla maaşlarımızdan kestiler. İşsizlik fonunda biriken paralardan işçiler yararlanamaz iken patronların yağmasına açıldı. Tüm bu saldırılarla hayatımızın bütün alanları cendere altına alınarak, nefes dahi alamaz hale getirildik.
İşçi sınıfının tarihsel birikimleri hızla yok edilmeye çalışıldığı bu günlerde birlikte gücümüzü göstermeye, kenetlenmeye daha fazla ihtiyacımız var.
1 Mayıs dünya işçi sınıfının şalteri indirip sokaklara akacağı gündür. Bizlerde kapitalist barbarlığa karşı işçi ve emekçilerin kenetlendiği mücadeleyi büyüttüğü bu günde alanlarda yerimizi alalım.
İşçilerin birliği halkların kardeşliğini güçlendirmek, savaşa, gericiliğe karşı “Artık bu böyle gitmez sömürü devam etmez” demek için,
“Güvenceli iş ve güvenceli gelecek istiyoruz” demek için,
Eller şaltere 1 MAYIS’ta alanlara.
Etiketler1 mayıs 1 mayıs 2018 deri DOKUMA işçi konfeksiyon örme sendika Tekstil Türkiye
Dev Tekstil
2023 YILI 1. GENEL MECLİSİMİZ TOPLANDI HAKLARINA VE GELECEĞİNE SAHİP ÇIK, DEV TEKSTİL’DE ÖRGÜTLEN!
Sendikamızın altı ayda bir yapılan Genel Meclis toplantısının ilkini, ocak ayında gerçekleştirdik. Meclisimiz, önden hazırlanmış …