Bu yılın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nü ekonomik kriz koşullarında karşılıyoruz. Biliniyor ki, ekonomik kriz şiddetin çok yönlü boyutlarını tetikliyor. Bu durum kadın işçi ve emekçilerin gerek çalışma alanında gerekse toplumsal yaşamın diğer alanlarında sorunlarını daha da derinleştiriyor.
Kadın işçiler sömürünün, baskının ve ayrımcılığın çeşitli yönleriyle uğraşmakta, genel anlamda en güvencesiz, düşük ücretli işlerde çalışmaktadırlar. Çalışma ve yaşam alanlarında şiddetin her türüne maruz kalmaktadırlar. Kadınların yaşadığı şiddet güvencesiz ve kuralsız çalışma koşullarında daha da artmaktadır. İşyerlerinde kadınlara fiziksel şiddet, mobbing, cinsel taciz patronlar ve patron vekilleri tarafından uygulanabildiği gibi, çalışma arkadaşları tarafından da yapılabilmektedir. Sendikal örgütlülüğün olmadığı işyerlerinde bu durum daha da ağırlaşmaktadır.
Rakamlar ne anlatmaktadır?
Yapılan araştırmalara göre, kadınların %63,9’u çalışma yaşamından memnun değilken, kadınların yüzde 43,4’ü kayıt dışı çalışmaktadır. Kadınların %23,2’si işe alım sürecinde ayrımcılık ile karşı karşıya kalmaktadır. Kadınların erkeklerden %17,8 daha düşük ücret aldığı ve çalışan kadınların %92’sinin sendikasız çalıştığı belirtilmektedir.
2018’in ilk 10 ayında 329 kadın öldürülmüş, 2018’in ilk 8 ayında en az 870 kadın şiddete 342 kadın tecavüze uğramıştır. Kadın işsizlik oranı % 14,6, genç kadın işsizliği ise % 25,6’dır. Kadına yönelik şiddetin bir başka boyutunu ise, çocuk yaşta evlilikler ve çocuk istismarı oluşturmaktadır. Son 10 yılda 500 bin kız çocuğu zorla evlendirilirken, son 6 ayda doğum yapan kız çocuğu sayısı ise 142 bin 28’dir. Özellikle AKP döneminde kadınların yaşadıkları sorunlar katlanmıştır.
Bu genel olarak bahsettiğimiz sorunları tekstilde çalışan kadın işçiler fazlasıyla yaşamaktadır. Bilindiği üzere bu düzende çocuk ve yaşlı bakımı, yemek, temizlik vb. ev işleri kadınların omuzlarındadır. Tekstil işçisi kadınlar ağır iş yükünün dışında bir de bu sorumlulukları taşıyor. Fazla mesailere zorunlu bırakılan kadınlar için yaşam daha da zorlaşmaktadır. Çoğu yerde servis sorunu yaşanmakta, gece geç saatlere kadar çalıştırılan kadın işçiler mağdur edilmektedir.
Kimi fabrikalarda ise kadın işçilere iş başı yaparken hamile kalmayacaklarına dair evrak imzalatılmaktadır. Ya da hamile işçiler mesai bittikten sonra eve gönderilmeyip parmak bastırılarak çalışmaya zorlanmaktadır. Bu şekilde görünürde prosedür yerine getirilmektedir. Hamile işçiler çok kolay işten atılabilmektedir. Sağlık sorunları nedeniyle hastaneye gitmelerine, reçete yazdırıp ilaç almalarına bile engel olunmaktadır. İşyerlerinde kadınların çalışma yaşamına katılımını kolaylaştıracak kreş ise yoktur.
Tekstil işçisi kadınlar, ağır baskı koşulları yanında kadın bedenini hedef alan küfür ve hakaretler altında da çalışmaya zorlanmakta, regl dönemi gibi kadınlara özgü sağlık durumları yok sayılmakta, lavabo-WC ihtiyacına sınırlama getirilmektedir.
Krizin yıkıcı etkileri önce kadınları vuruyor!
Kriz bahane edilerek işçi çıkarımının yoğun yaşandığı bu dönemde kadın işçiler daha çok işsizliğe, açlığa mahkûm edilmektedir. Ya da işte kalma pahasına daha güvencesiz çalışma ve düşük ücretlere katlanmak zorundadır. Kimi yerlerde kadın işçiler aile geçim indiriminden bile (AGİ) mahrum bırakılmaktadır.
Son dönemde İŞKUR’a kayıtlı kadın sayısının 87 bin kişi artmış olması ve kayıtlı işsiz kadın sayısının erkeklerden fazla olması, hem işten atılan kadınların fazlalığına hem de daha önce çalışmayıp kriz dönemiyle birlikte iş arayan kadın sayısının arttığına işaret etmektedir.
Ekonomik kriz işçi kadınların yaşadığı sömürüyü, yoksulluğu ve güvencesizliği derinleştirmekle birlikte ekonomik krize eşlik eden sosyal bunalımın çoğalttığı şiddet ise toplumsal yaşamın her alanında kadınların karşısına daha çok çıkacaktır. Bu nedenle her zamankinden daha çok birlik olmaya, örgütlenmeye ihtiyaç vardır.
Başta tekstil işçisi kadınlar olmak üzere tüm kadın işçi ve emekçileri sömürüden, baskıdan, eşitsizlikten ve şiddetten kurtulmak için örgütlenmeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.
Sömürüsüz ve şiddetsiz bir yaşamı dokumak bizlerin elinde!
-Krizin faturasını ödemeyeceğiz!
-İnsanca yaşama yetecek, eşit işe eşit ücretler istiyoruz!
-Kreş, doğum öncesi ve sonrası izin, regl izni hakkımızı istiyoruz!
-Fazla mesailere hayır! Çalışma saatleri düşürülsün!
-Kadına yönelik şiddet ve her türden ayrımcılık son bulsun!
DEV TEKSTİL Kadın Bürosu