Greif’ta toplu sözleşme sürecine girilmesiyle birlikte Patron ve Sendika (DİSK Tekstil) işçileri sefalete mahkum etmek için hazırlığa başladılar.
Sendika ve patron işbirliğiyle sergilenen ihanet oyununu boşa düşürmek greif işçilerinin elindedir. 2014 Yılında yaşanan şanlı greif işgali hazırlık süreci ve direniş süreciyle işçilerin çıkarına bir Toplu Sözleşmenin nasıl elde edileceğinin yol ve yöntemlerini gösteriyor.
Patron ve DİSK Tekstil, işçileri ihanet sözleşmesine ikna etmek için neler yapıyorlar?
- DİSK tekstil temsilcileri (Hadımköy’de Cihangir) uzun zamandır “patron fabrikayı kapatacak” dedikoduları yayıyorlar. Böylece işçilerde işsiz kalma korkusu yaratarak patronun çıkarına olan bir sözleşmeyi işçilere kabullendirmeye çalışıyorlar.
- Fabrikada göstermelik olarak TİS(Toplu İş sözleşmesi) komitesi kuruldu. İlk kurulan TİS komitesine katılanları baş temsilci karpuz seçer gibi seçti. (Hadımköy’de Cihangir ) Temsilciler” Seçtiği kişileri rahat kontrol edeceği kişilerden belirledi. Bu komite hiçbir iş yapmadı. Daha sonra isteyenin katılabileceği komite oluşturuyoruz yalanıyla yeni bir komite oluşturuldu. Bu komiteler göstermelik olmanın ötesinde hiç bir işe yaramıyor. Sendikacılar bu adımlarıyla “bakın biz işçilerin iradesine göre hareket ediyoruz” görüntüsü oluşturmaya çalışıyorlar. Karar verme aşamasında işçilerin iradesini dikkate almadan davranıyorlar. DİSK Tekstil’in tepesindeki ihanetçiler oluşturulan göstermelik komitelerle kendi ihanetlerini bu komiteler aracılığıyla diğer işçilere benimsetmek için böylesi adımlar atıyorlar. Yani ihanet sözleşmesi imzalandığında “bakın sizin komiteniz bu kararı verdi. Biz hayata geçirdik” yalanına sarılarak kendilerini aklamaya çalışacaklar. Hiçbir yaptırım gücü olmayan, işçilerin iradesini temsil etmeyen göstermelik komitelere katılan arkadaşlar bu oyunu bozmalıdır.
Her bölüm kendi temsilcisini seçerek TİS komitesi oluşturmalıdır. Oluşturulan Komite işçilerin eğitimi ve iyi bir toplu sözleşme imzalanması için hazırlık yapmalıdır.
- Sendika temsilcileri bölümlerde yapılan toplantılarda işçilerin neler istediğini soruyorlar. İşçi arkadaşlardan taleplerini yazmalarını istiyorlar. Sendikacılar işçi arkadaşlardan taleplerini yazmalarını isterken patron ağzıyla konuşmalar yaparak algıları kendi istedikleri noktaya çekmeye çalışıyorlar. İşçi sendikasının görevi ah vah etmek değildir. En zor koşullarda dahi işçilerin hak ve çıkarlarını geliştirmektir. Bütün konuşmaları ve çabaları da bu yönlü olmalıdır.
DİSK Tekstil ağaları ise tam tersi hareket etmektedirler. İşçilere yalandan “ne istiyorsunuz” diye soruyorlar. İmzayı ise patronun isteği doğrultusunda atmak için sindirme operasyonu yapıyorlar.
- DİSK Tekstil ağaları bölüm bölüm yaptıkları toplantılarda fırsat buldukça şanlı greif işgalinin yarattığı değerlere ve öncülerine saldırmaktadırlar. Şanlı greif işgalinin işçi demokrasine dayalı mücadelesi onları korkutuyor. Şanlı greif işgali DİSK Tekstil ağalarının patron uşağı olduğunu bütün açıklığıyla gösterdi. Kazım Doğan, Mehmet Ali, Cihangir ve diğerlerinin korkusu işçilerin şanlı greif işgalinin yolunu tutmasıdır.
Tarih bu hainlerin ihanetini şanlı Greif işgalini yaratanların ise cürretini yazdı.
- Toplu sözleşme süreci yaklaşırken Patron ve Sendikacılar işçileri birbirine düşüren tutumları sinsice hayata geçiriyorlar. Amaçları işçilerin birlikte hareket etmesini engellemektir. Dokuma, iplik gibi bölümlerde konfeksiyon işçilerine karşı tepkiyi körüklüyorlar. Konfeksiyon bölümlerinde ise diğer bölümlere karşı tepkiler körükleniyor. Böylece işçiler bir birine düşürülmeye çalışılıyor. Bölümler bir birleriyle uğraşırken ağalar ihanet sözleşmesine imza atacaklar. İşçi arkadaşlar bu oyunları boşa düşürmek için birlik olmalıdır.
- Fabrika yönetimi taşeronluğu farklı biçimlerde sürdürüyor. Dünkü taşeronlara ve bazı müdürlere dışarıda atölye kurdurtuyor, fason olarak buralara iş veriyor. Buralara iş verdiği için fabrikadaki iş kapasitesi düşüyor. Buna dayanarak işlerimiz azaldı vb. söylemler kullanıyor. İş yoğunluğundaki azalmadan kaynaklı işçi atımı yapılacak denerek korku yaratılıyor. İhanetçi sendika yöneticileri bu duruma sessiz kalıyorlar. Bu oyunu boşa düşürecek güç greif işçilerinin kendi iradelerini yansıtacağı birliklerini kurmalarıyla mümkündür.
- 2014 Şubatında yaşanan greif direnişi öncesi fabrikada taşeron patronu olan kişilerin bir kısmı şimdi fabrikada şef vb. konumdalar. İşçilere taşeronluk koşullarındaki ağır şartları dayatıyorlar. Eski taşeron patronları çeşitli oyunlarla fabrikaya taşeronluğu tekrar sokmaya çalışıyorlar. Başarmak içinde her türlü kirli oyunu sergiliyorlar. DİSK Tekstil yönetimi ve iş yeri temsilcileri bu alçakların oyunlarının farkındalar fakat sessiz kalıyorlar. Greif işçileri bu alçaklara karşıda uyanık olmalıdır.
- Greif yönetimi prim uygulamasını tekrar yaygın biçimde hayata geçirmeye çalışıyor. Prim uygulaması işçiler arasındaki rekabeti artırarak birbirlerini yarış atı gibi görmelerine neden oluyor. Bu uygulama işçileri parçalamak için hayata geçiriliyor. Prim uygulaması hiçbir şekilde kabul edilmemelidir. Bunun yerine açlık sınırı düzeyinde olan ücretlerin insanca yaşamaya yeten ücret düzeyine çıkarılması istenmelidir.
- DİSK Tekstil üyesi olan işçilerin sınıf bilincini, mücadele bilincini geliştirici eğitim çalışması yapmıyor.
İşçi eğitimleri adı altında sendika yöneticilerine ve temsilcilere yakın yada yaşanılan sorunlara karşı ses çıkaran bazı işçileri lüks otellere götürüyorlar. Buralara götürdükleri işçilerin yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında oluyor. Sendika ağaları eğitim adı altında tatile götürdükleri işçilere “biz ne dersek onu yaparsanız, bizimle karşı karşıya gelmezseniz size böyle sefalar sürdürtürüz” diyorlar. Lüks ve şatafata kanan bazı işçiler onurlarını bir kenara bırakarak bu lüks ortamlara bir daha gitme olanağı yakalamak için yalakalık, ispiyonculuk yapıyorlar.
Eğitim çalışması lüks otellerde seçmece işçilerle yapılmaz. Bir sendikanın en başat görevi bütün üyelerini sistematik olarak işçi sınıfı bilimi doğrultusunda eğitmektir. Aksi halde sendikalar gerçek işçi örgütleri olmazlar-olamazlar. Ağaların çiftliklerine dönüşürler.
- Sendika ağaları; “Tekstil sektöründe kriz var”, “darbe girişimi sonrası yabancı sermaye ülkeyi terk ediyor”, “Ohal koşullarındayız”, “ülke menfaatleri” vb. söylemleri kullanmaya başladılar. Bu söylemlerle işçilerden “ vatan” için fedakarlık yapmalarını istiyorlar. Asıl istedikleri işçilerin kendilerini patronlara daha fazla sömürtmesidir. Son aylarda yaşananların faturası zamlar, yeni vergiler, yasaklar vb. saldırılarla işçilere fatura edildi. Patronlara ise işçilerden kesilen haraçlarla oluşturulan fonlardan daha fazla teşvik verildi. Yani son aylarda yaşananlar işçiye zulüm patrona yeni karlar sağladı. Bu durum gösteriyor ki sendika ağalarının söylemleri gerçeklikten uzaktır. İşçiler bu söylemlere kanmamalı geleceklerine sahip çıkmalıdır.